MEST ÜZERİNE MESH ETMEK
MEST ÜZERİNE MESH ETMEK

Mesh, sözlükte “bir şey üzerinde eli gezdirmek, elle silmek ve sıvazlamak” anlamına gelmektedir. Fıkıh literatüründe; abdestte baş, boyun ve kulaklarla; mest veya sargı üzerinde ıslak elle; teyemmümde ise yüz ve kollar üzerinde toprağa sürülmüş elle sıvazlamak şeklinde yapılan hükmi temizlik anlamına gelir. Mest ise şer’an belli şartlara ve standartlara sahip, ayağa giyilen ayakkabı-patik arası bir kılıftır. Deri, keçe ve benzeri materyallerden yapılıp ayakları topuklarla birlikte örter, ayrıca içine su geçirmeyecek derecede kalın ve sağlamdır. Benzer özellikleri taşıyarak uzun yolları yürümede dayanıklı, yine ayakları örten çizme, potin vb. şeyler de Hanefi mezhebine göre mest hükmündedir.
Mestin Meşruiyeti
Gerek yolculuk gerekse ikamet hallerinde mestlerin üzerine mesh yapılması Hz. Peygamber’in ﷺ fiili ve takriri sünnetleriyle sabittir. Yine meshin caiz olduğu konusunda sahabenin icması bulunmaktadır. Hatta İmam Kerhi (rh.a)
“Mest üzerine meshin caiz oluşu hakkında tevatür derecesine kadar ulaşan hadis ve haberler bulunmaktadır. Bu sebeple mest üzerine meshi inkar edenin küfründen endişe ediyorum” demiştir. (Serahsi, Şemseddin Ebu Bekir, el-Mebsut, tahk. Halil Muhyiddin, Daru’l-Fikr, Beyrut, 2000, 1/176)
Sehl b. Sad es-Saidi’nin dedesinden rivayet ettiğine göre Rasulullah ﷺ, mestlerine mesh etmiş ve sahabelerine de mesh etmelerini söylemiştir. (İbn Mace, Taharet, 84)
Hz. Ali ise şöyle demiştir: “Eğer din (akıl ve) reyle olsaydı mestin üstünü değil de altını mesh etmek daha uygun olurdu. Halbuki ben Rasulullah’ı mestlerinin üzerini mesh ederken gördüm.” (Ebu Davud, Taharet, 63)
Muğire b. Şube demiştir ki: “Rasulullah ﷺ mestleri üzerine mesh etti. Ben de ‘Ya Rasulullah! Yoksa ayağınızı yıkamayı unuttunuz mu?’ diye sordum. O da ‘Hayır, (mest üzerine mesh edilebileceğini) unutan sensin! Böyle yapmamı (mest üzerine meshin cevazını) Rabbim emretti’ dedi.” (Ebu Davud, Taharet, 59)
Mugaffel b. Yesar şöyle anlatmıştır: “Bizler Rasulullah’ın yanındaydık. Sonra birden Muğire b. Şube geldi. Ayağında mestler vardı. Bu yeni giyeceği ilk defa onda görmüştüm. İnsanlar meraktan meste dokunuyorlar ve ‘Bu nedir?’ diye soruyorlar. Muğire ise, ‘Bu mesttir’ diyordu. Rasulullah ﷺ ‘Yakında bunu giyenler aranızda yaygınlaşacak’ buyurdu. Sahabiler ‘Biz abdest hususunda nasıl davranalım?’ diye sorunca Nebi ﷺ, ‘Üzerine mesh edersiniz ve namazınızı kılarsınız’ buyurdu.” (Tayalisi, Müsned, nr. 916; Taberani, el-Mucemu’l-Kebir, nr. 20/218)
Mestin Hükmü
Mest üzerine mesh etmek hem erkekler hem de kadınlar için sefer ya da ikamet halinde caizdir. Bu bir ruhsattır. Bir kimse meshin caiz olduğunu bildiği halde azimet yolunu tercih eder yani ayaklarını yıkasa, bu daha evla olur.
Mest Üzerine Meshin Caiz Olmasının Şartları
1. Mestlerin ayaklar yıkandıktan sonra giyilmesi. Abdest tamamlanana kadar onu bozacak herhangi bir şeyin olmaması şartıyla, abdest henüz tamamlanmamış olsa bile ayakların yıkandıktan sonra mestlerin giyilmesi caizdir. Tertibe riayet edilmemesi ve ayakların bazı azalardan önce yıkanması durumunda da mesti giymek caiz olur.
Bir kimse, önce iki ayağını yıkamış ve sonra da mestlerini giymiş fakat henüz abdesti tamamlanmadan kendisinde abdesti bozacak bir durum meydana gelmişse, kişinin mestlerine mesh etmesi caiz olmaz. Abdestli iken mestin çıkarılması halinde, kişinin yeniden abdest alması gerekmez. Bu kimsenin sadece ayaklarını yıkaması kafidir. Abdestli olduğu halde mesh müddeti biten kimse de böyle yapar.
2. Mestlerin ayakları âşık kemikleriyle birlikte örtmüş olması.
3. Mestlerle yürüyebilme imkâ-nının bulunması. Buna göre camdan, odundan veya demirden yapılmış mestler üzerine mesh caiz değildir. Zira bunlarla yürünemez. Mestlerin yaklaşık 5 kilometre veya daha fazla bir yürümeye karşı dayanıklı olması gerekir.
4. Mestlerde ayak parmaklarından en küçüğü ile üç parmağın sığacağı genişlikte bir yırtığın bulunmaması.
Mestin topuktan aşağı kısmında, altında veya üstünde ayak parmaklarından üçünün sığabileceği şekilde bir deliğin, yarık veya yırtığın bulunmaması gerekir. Yırtıklarda, üç küçük parmak miktarına itibar edilmesi, parmakların haricinde kalan bir yerin açılması veya yırtılması halindedir. Bizzat parmakların bulunduğu yer açıldığı zaman muteber olan, hangisi olursa olsun, üç parmağın açılmış olmasıdır. Hatta başparmakla yanındaki parmak açılmış veya yırtılmış olsa, aslında bu iki parmak, küçük parmaklardan üç parmak genişliğinde olmalarına rağmen toplamda iki parmak ettikleri için mesh caizdir. Yırtıkların bir mestte olması itibara alınır. İki mestteki yırtıklar bir araya toplanarak değerlendirilmezler. Mestin birinde bir parmak, diğerinde de iki parmak kadar yırtık bulunsa, bu mestlerin üzerine mesh etmek yine caizdir. Fakat bir mestte, farklı farklı yerlerde olmalarına rağmen toplamda üç parmak miktarı kadar bir yırtık bulunursa bu mestin üzerine mesh etmek caiz olmaz. Dışı açılmış olan mestin, iç kısmında dikilmiş deri -yama- bulunuyorsa, bu şekildeki yırtık meshe mani değildir.
5. Mestin, suyun deriye ulaşmasına mani olması. Mestlerin hemen suyu emerek ayağa geçirmemesi gerekir. Üzeri deriyle kaplanmış veya altlarına pençe vurulmuş çorap üzerine mesh edilebilir. Hanefi fakihlerinden Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre altına pençe vurulmuş olması şartı aranmaksızın kalın ve içini göstermeyen, dayanıklı keçe ve yün çoraplar üzerine de mesh edilebilir. Burada itibar deri dışında başka bir maddeden yapılan tüm mestlerin dayanıklılık, su geçirmeme gibi fiziksel özellikleri taşıyor olmasıdır.
6. Mestin giyilebilmesi için önce ayakların yıkanması ve ayağın fiziken bütün, sağlam olması. Şöyle ki el parmaklarının en küçüğü ile birlikte üç parmak kadar miktarın ayağın ön tarafından bulunuyor olması gerekir. Yani mesh mahallinde, meshin farz olan miktarının bulunması gerekir. Ayağının arka tarafı olsa bile ön tarafı bulunmayan kişi mesh edemez. Çünkü topuk kısmı meshin farz kılındığı bir yer değildir. Ayağın topuktan aşağısı tamamen kopmuş ise diğer sağlam ayak üzerine mesh edilir. Şayet ayakta topuktan aşağı üç parmaktan daha az bir et kalmış ise yine mesh edilmez.