Ana sayfa

MEST UZERİNE MESH ETMEK- II

MEST UZERİNE MESH ETMEK- II

Mesh; fıkıh literatüründe abdestte baş, boyun ve kulakları mest veya sargı üzerini ıslak elle, teyemmümde ise yüz ve kolları toprağa sürülmüş elle sıvazlamak şeklinde yapılan hükmi temizliği ifade eder. Geçen yazımızda meshin tarifinden, meşruiyetinden ve caiz olmasının şartlarından söz etmiştik. Bu yazımızda ise meshin süresinden ve yapılış şeklinden bahsedeceğiz.

 

Mesh Süresi

Mukim (eğleşik-yerleşik) kimse için mesh etmenin süresi bir gün bir gecedir. Seferi olan kimse için ise üç gün üç gecedir. Bu süre, mestin abdestli olarak giyilmesinden sonra ilk hadesten yani abdesti bozan ilk durumdan sonra başlar. Örneğin sabah vakti abdest alıp mestlerini giymiş olan bir kimsenin, ikindi vaktinde abdesti bozulursa ve kişi tekrar abdest alıp mestlerine mesh ederse, o kimse için mesh müddeti bir gün sonranın ikindi vaktine kadardır. Seferi kimse de bir gün ve gece mesh ettikten sonra mukim olursa mestleri çıkarır. Süresi dolmadıysa bir gün ve geceye tamamlar.

 

Meshin Farz Miktarı ve Mest Üzerine Meshin Yapılış Şekli

Meshin farzı, el parmaklarından en küçüğüyle üç parmak kadarını her bir ayağın ön üst tarafına sürmektir. Dolayısıyla bir kimse, bir parmağı ile suyu tazelemeden mestin üzerine üç defa mesh etmiş olsa, bu caiz olmaz. Fakat bir parmağı ile her defasında yeni su kullanarak ayrı ayrı yerlere üç defa mesh etmiş olsa, yaptığı bu mesh caiz olur. Bir kimse, üç parmağını mestinin üzerine koymuş olsa fakat onları sürterek çekmese, meshi yine caizdir. Yalnız bu sünnete uygun değildir.

Usulüne göre abdest alınıp sıra ayakların yıkanmasına geldiğinde, her iki elin iç kısmı abdest alınan temiz su ile ıslatıldıktan sonra el parmakları araları açık olarak ayak parmak uçlarından ayak bileklerine doğru çekilir. Sağ el ile sağ ayak, sol el ile sol ayak birer defa açıklanan şekilde mesh edilir. Farz olan mesh miktarı (alan itibariyle) el parmaklarının en küçüğü ile üç parmak kadardır.

Bir kimse, avuç içlerini mestlerinin üzerine koyup sürterek çekerse veya avuç içi ile birlikte parmaklarını da koyup sürterek çekerse bu da güzeldir. En güzeli, mestleri elin tamamı ile mesh etmektir.

Mestin altını, ökçesini, koncunu, etrafını ve topuklarını mesh etmek caiz olmaz. Bu konuda Hz. Ali’nin   söylediği söz meşhurdur: “Şayet din rey (akıl yürütme, şahsi kanaat, eğilim, düşünce) ile bilinebilseydi, mestin altını mesh etmenin üstünü mesh etmekten daha evla olması gerekirdi. Halbuki ben Rasulullah’ı ﷺ  mestinin üst tarafını mesh ederken gördüm.” (Ebu Davud, Taharet, 63; Darekutni, Taharet, 69; Zeylai, Nasbu’r-Raye, 1/180)

Hz. Ali   bu sözüyle özellikle taabbudi (ibadet) meselelerde akıl ve kıyasın naklin önüne geçemeyeceğini vurgulamaktadır. Akıl, şer-i ilimlerin öğrenilmesi ve anlaşılması için araç ve sebeptir ancak kati delil değildir.

Mesh, mutlaka mest giyildikten sonra yapılmalıdır. El parmaklarının açık olarak ayak parmaklarından itibaren mestin boğazına kadar sürülmesi sünnettir. Mestleri avucun dış tarafı ile mesh etmek de caizdir. Ancak müstehap olan, avucun iç tarafı ile mesh etmektir. Mesti bir abdest içinde tekrar tekrar mesh etmek sünnet değildir.

 

Meshi Bozan Şeyler

Abdesti bozan her şey meshi de bozar. Ancak abdestin bozulması durumunda mesh müddeti bitmemişse mesti çıkarmak gerekmez. Abdest alınır ve üzerine yeniden mesh edilir.

  1. Mestlerden birinin veya ikisinin ayaktan çıkması veya çıkarılması meshi bozar. Mesti ayağından çıkan kişi, o sırada abdestli ise ayaklarını yıkaması yeterlidir. Çünkü sadece mesh bozulmuştur. Eğer mesh süresi içinde, abdestsiz bulunduğu sırada mestlerini çıkarırsa, tam abdest alması gerekir. Tek mestin veya mestin içinden ayağın büyük bir kısmının çıkması da abdesti bozar. Mesih süresi başlamadan abdestli iken çıkarılan mesh ise abdesti etkilemez. Ayakkabıyı çıkarıp giymek gibi olur.
  2. Mesh müddetinin sona ermesi de meshi bozan şeylerdendir.

Mukim için bir gün bir gece, yolcu için üç gün üç gece geçtiği zaman artık mestler üzerine mesh yapılamaz. Kişi abdestsiz ise abdest alır ve namazını kılar. Eğer süre dolduğu zaman abdestli durumda ise yalnız ayaklarını yıkaması yeterlidir.

  1. Mestin içine giren suyun bir ayağın yarıdan fazlasını ıslatması meshi bozar.
  2. Mesh edildikten sonra mestlerin birinde ayak parmaklarının en küçüğü ile üç parmak kadar bir yırtık, delik veya sökük meydana gelmesi meshi bozar.
  3. Guslü gerektiren cünüplük, hayız ve nifas hali meshi bozan durumlardandır. Gusül abdesti alındıktan sonra mestler giyilir ve abdest bozulduğu andan itibaren yeni mesh süresi başlar.

 

Mest Üzerine Mesh Etmekle İlgili Çeşitli Meseleler

Mestleri üzerine bezden veya benzeri bir materyalden mamul çorap gibi bir şey giyen kimsenin o şey üzerine mesh etmesi caiz değildir. Fakat bu giydiği çok ince olur da mesh edilirken elin yaşlığı alttaki mestlere geçerse, bu durumda mesh etmek caiz olur.

Mestler üzerine mesh ederken herhangi bir niyet şart değildir.

Devamlı olarak yerle temas halindeki çizme ve benzerlerine mesh etmek -mestin şartlarını taşımaları sebebiyle- mümkün olsa da bunlarla namaz kılınabilmesi için necasetten ari olmaları gerekmektedir.

Mestlerini çıkardığı zaman ayaklarının soğuktan donacağından korkan bir kimse için, her ne kadar mesh müddeti uzamış (geçmiş) da olsa mestleri çıkarmadan üzerine mesh etmesi caiz olur; müddete itibar edilmez. Özür halinin ortadan kalkması esas alınır. Bu durumda mest o kimse için üzerine mesh edilen sargı gibi olur. Bir kimsenin ayağının birisini yıkaması ve diğer ayağında bulunan mestin üzerini mesh etmesi yani normal yıkama işlemi ile mest üzerine mesh etme işlemini bu şekilde bir araya getirmesi caiz olmaz.

 

Yusuf Yakubov

2025-05-01 (Zül Kaide 1446) №5.


HÜKÜM ALLAH’INDIR ﷻ

Bil ki, hüküm sadece bir olan Allah Teâlâ’ya mahsustur. Mahlûkat ise Hak Teâlâ’nın dilediği şekilde hareket ettirdiği suretlerden ibarettir. Bu hakikati gören kimse, bir kulun kendisine yaptığı çirkin davranışlara karşı kızmaz....


ZEKÂTIN VERİLECEĞİ YERLER

Kur’an-ı Kerîm’de zekâtın kimlere verileceği hicretin dokuzuncu yılında inen Tövbe suresinin 60.ayetinde şöyle belirtilmiştir: “Sadakalar (zekatlar) Allah’tan bir farz olarak ancak, fakirlere, miskinlere (düşkünlere), (zekât toplayan)...


ZARARLI MADDELERDEN KORUNMAK

Dinimiz, insanın huzur ve mutluluğuna yönelik olarak şu beş hususa büyük önem vermiştir: Dinin korunması, Canın korunması, Aklın korunması, Neslin korunması, Malın korunması.   Yeryüzünün en değerli varlığı olan insanın Yüce Allah’a ﷻ kulluk...


ZAMAN MEFHUMU

Doksan yaşındaki bir amcaya hayatı sorulduğunda, “Bir kapıdan girdim, diğerinden çıktım; göz açıp kapayana kadar gelip geçti” dediği zaman mefhumu bilim, düşünce ve kültür dünyasını hep meşgul etmiştir. İslam alimleri zamanın cevher mi...


RESULULLAH’IN ﷺ KIZI RUKIYYE

Peygamber Efendimiz’in ﷺ mübarek kızlarından biri de Rukıyye’dir. Resûl-i Ekrem ﷺ otuz üç yaşında iken Mekke’de dünyaya gelmiştir. Hz. Hatice validemizin üçüncü çocuğudur. İlk müslüman hanımlardandır. Ablası Zeyneb...